70'ler, Amerikan Rüyası ve Porno: X

"Hak etmediğim hayatı yaşamayacağım!"

Amerikan Rüyası. Bu konseptin yer edindiği filmleri saymaya kalksak bu işin üstesinden gelemeyiz. Ancak X filminde bu konseptin ele alınışı biraz daha farklı, daha cesur. Amerikan rüyası nedir? Genelde kolay yoldan para ve şöhrete ulaşma 'hayali'dir. Bu hayalin gerçekleşmesinin imkansız olduğunu söylemek güç, kaldı ki insanlara bu 'hayali' kurdurtan da zaten bunu gerçekleştiren bir avuç insanın varlığı. Bir yanıyla saadet zinciri gibi kusursuz şekilde işleyen bir sisteme benzetilebilir: Üstte kalanlar zengin oluyor, zengini gören zavallılar ışığın altındaki küçük balıklar misali, kısa bir süre sonra avlanacaklarından habersiz bir şekilde o bölgede toplanıyorlar. Hatta filmlerde de bunu başaran pek çok insan görürüz. Yani genelde Amerikan rüyasını konu edinen filmler konseptin varlığına dikkat çekmekten çok, konsepte hizmet etmek üzerine kuruludur. Ancak X'te durum biraz farklı. Çünkü bu filmde Amerikan rüyasını gerçekleştiren kişiler ana karakterlerimiz değil; ana karakterlerimiz, bu filmleri izleyerek Amerikan rüyası furyasına kapılmış kişiler. Birileri onları çok yetenekli ve özel olduklarına inandırmış, bu yüzden de hak etmedikleri bir hayatı yaşamamak için ellerinden geleni yapmakta kararlılar. Üstelik bunu yapabilecekleri en çarpıcı cepheden yapıyorlar.

"Ya kalbim kaldırmazsa?"

Porno. Porno, içlerinde en sığ olan gibi gözükse de en az diğer iki konsept kadar derin. Öyle ki pornonun tarihi sinemanın icat edildiği ilk yıllara kadar dayanıyor. Bu kadar eski olmasına rağmen günümüzde bile devam etmeyi başaran sektör, haliyle devasa boyutlarda. Sektörün büyümeye, başka mesleklerde tutunamayan gençlerinse kolay yoldan şöhrete ve paraya ihtiyacı var. Bu da Amerikan rüyası için büyük bir fırsat, hatta rüyanın ta kendisi. Güzel vücutlu, enerjik gençler kameranın karşısına geçip 'rol gereği' her şeyi yapmaya hazır. Sonuçta önlerinde bunu yaparak milyonlar kazanan 'rol figürler' var. Onlara bu 'hayali' aşılayan, kameranın karşısına geçmeseler de paraya ortak olacak -muhtemelen paranın büyük bir kısmına konacak- orta yaşlı yapımcılar da topraktaki karıncadan fazla. X'te de bunların hepsi mevcut. Üstelik bence filmde bunlara ek olarak yer alan en ilginç karakter, yönetmen asistanı 'masum' kız. Başta böyle bir filmde yer almayı geçtim, yapım sırasında arka planda mikrofon tutmaktan bile son derece rahatsız olan kız bir noktadan sonra kendini bu rüyaya kaptırabiliyor. Bu tabii ki kendiliğinden gerçekleşmiyor. Önce çekimler sırasında buna maruz kalıyor ve pornoyla arasındaki bariyer kırılıyor. Ardından kendi içinde bunu sorgulamaya başlıyor. Bu sorgulamaları dışa vurduğunda pornoda yer alan insanlardan aldığı cevaplar ise zihnini tam anlamıyla bu 'hayal' ile doldurmaya yetiyor. Orta yaşlı yapımcının bu süreçteki yeri de tartışmasız. Amacını belli etmeden, her fırsatta bir kızın daha kendi para kaynağına dönüşmesi için elinden geleni yapıyor. Yaptıklarından biri de kızın erkek arkadaşının bu durumu engellemesinin önüne geçmek. Ve bunu da kendini o genç çocuğa kadınların kitabını yazmış, tecrübe abidesi gerçek bir adam olarak yansıtarak başarıyor. Çünkü iddiası o ki, bu yaşına kadar elinden geçirdiği bütün kadınlardan edindiği bir deneyim varsa, o da hiçbir kadının masum olmadığı ve ne yaparsan yap bir kadının istediğini yapmasına engel olamayacağın. Aynı zamanda yapımcı elindeki kızların kaçıp gitmemesi, pes etmemesi, yani 'hayal'lerinin tükenmemesi için de uğraş veriyor. Tıpkı diğer pek çok porno yıldızı gibi, insanların boşaldıktan sonra yüzüne bakmayacağı oyunculardan biri olduğunu bilmesine rağmen, onları çok özel, çok yetenekli olduklarına ve sektöre damga vuracaklarına ikna ediyor. Yani X'teki herkes Amerikan rüyasına kapılarak yüzünü porno sektörüne dönmüş insanlar. Herkes dedik ancak henüz bahsetmediğimiz iki karakter var. Bu iki karakter diğerlerinden farksız denilebilir. Aralarındaki tek fark yaşları.

"Biz de bir gün sevişemeyecek kadar yaşlanacağız."

70'ler. Hem korku dolu hem eğlenceli. Bu cümle X filmi için kurulabileceği kadar 70'ler Amerika'sı için de kurulabilir. Bir yanda Watergate skandalıyla gözler önüne serilen çürümüşlük, Nixon'ın hala gördüğünüzde yüzünüzde ekşi bir tat bırakmayı başarabilen gerici üslubu ve Vietnam'da yaşanan katliamlar... Diğer yanda ise Star Wars'un doğuşu, gerçek anlamda çıkan yıldız savaşları ve Ay'a gönderilen ilk insan, ortaya çıkan Hippie kuşağı, müzikte Pink Floyd, Rolling Stones ve Van Halen...  X, tam olarak 1979 yılında geçiyor. Film boyunca yer yer korkmaya yer yer eğlenmeye devam etsek de finalinde, kısmen 70'lerin finali gibi, korkuya yol açan kısım sona eriyor. Bu yüzden filmin aynı anda hem eğlence hem de korku unsurlarını temeline alması, seçtiği dönemin çok da rastgele olmadığını gösteriyor. Üstelik bu korku unsurlarının sadece o yıla özel değil, öncesinde de var olduğunu diyalogların arasına serpiştirmeyi ihmal etmiyor. Bahsi geçen korkuya sebep olanlar ise aslında filmde diğer bütün karakterlerden farklı olarak bahsettiğimiz iki karakter: Yaşlı çift. Bu iki karakter, aslında diğer karakterlerden çok da farklı değil. Hatta öyle ki yaşlı erkek Amerika iç savaşında savaşmışken genç erkeklerden biri de Vietnam'da savaşmış. Aynı şekilde yaşlı kadın da hayranlık duyduğu genç kadınlardan birinden ne zaman bahsetse, onun kendisiyle olan benzerliklerine değiniyor. Hatta ve hatta yaşlı kadınla bahsettiğim genç kadının oyuncusu bile aynı aktris. Ve bu noktada bence filmi en özel kılan durum ortaya çıkıyor: Aynı kişiler olmasına rağmen gençler filmin eğlence kısmını üstlenirken yaşlılar tamamen korku ve gerilime sebep oluyor. Neden? Sebebi ilk konseptteki o 'hayal'. Çünkü gençler henüz yolun başında ve 'hayal'leri taze. Eğlenmeleri için bol bol sebepleri var. Sonuçta onları şan, şöhret ve parayla dolu bir gelecek bekliyor; hepsi bunları hak edecek kadar yetenekli ve özel. Ayrıca bir gün sevişemeyecek kadar yaşlanacaklarının farkında bile değiller, daha doğrusu, farkındalar ama o duruma düşünce hayatlarını nasıl devam ettireceklerini akıllarından geçirmiyorlar. Oysa yaşlıların durumu farklı, çünkü onlar çoktan bu yollardan geçmiş. Fakat anlaşıldığı üzere beklentilerinin hiçbiri gerçekleşmemiş. Sektör, piyasa, ve hatta ordu onları işlerine yaradığı sürece kullanmış, işi bitince bir kenara atmış. Bu yüzden kadın güzelliği elinden gidinceye kadar istediği pek çok şeye ulaşabildiğinden bahsediyor, sonrasındaysa koca bir hiçlik. Tam iki iç savaşta da savaşmasına rağmen adamın elinde de yaşlılığından başka hiçbir şey kalmamış. Artık karısıyla sevişemeyecek yaşta, ve öfkeleri de hala sevişebilenlere karşı. Sistemin gücü belki de buradan geliyor. Sömürdüğü insanlarla işi bittikten sonra onları bir kenara attığında, o insanların öfkesi sisteme veya onu bir kenara atanlara karşı olmuyor. Aksine, onların yerini alanlara yani yeni sömürülere karşı oluyor. Çünkü kendi içlerinde bir kenara atılma sebebi olarak sistemi değil, kendilerinin yerine gelenleri görüyorlar. Geçmişleri oldukça eğlenceliyken, gelecekleri korkuyla kaplı. Ve bu korku, kendi geçmişlerine musallat olabilecek kadar derin. 

"Hepsi senden alınacak... tıpkı benden alındığı gibi."

...